30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde En iyi Senaryo Ödülü’ne değer bulunan Zefir, 29 Nisan itibariyle Türkiye sinemalarında gösterime giriyor.
İlk kez 35. Toronto Film Festivali’nde seyirci karşısına çıkmasının ardından dünya festivallerini dolaşmaya devam eden Zefir, daha önce Selanik Film Festivali’nde “Sanatsal Başarı”, Kerala’da “En İyi İlk Film”, Abu Dhabi’de NETPAC ödüllerini kazanmış ve Time Out London’ın Rotterdam Film Festivali’nden seçtiği en iyi altı film arasında yer almıştı.
Belma Baş'ın senaryosunu yazıp yönettiği, Filmik Prodüksiyon, FC İstanbul ve CMYLMZ Fikirsanat yapımı filmin başlıca rollerini Şeyma Uzunlar, Vahide Gördüm, Sevinç Baş, O. Rüştü Baş, Fatma Uzunlar ve Harun Uzunlar paylaşıyor. Filmin yapımcılığını Seyhan Kaya ve Birol Akbaba, görüntü yönetmenliğini Mehmet Y. Zengin üstlendi.
Film, hep hasretini çektiği annesinden bir daha ayrılmamaya kararlı bir kız çocuğunun hikâyesini konu alıyor: Filme adını veren 11 yaşındaki başına buyruk kız çocuğu Zefir, yaz tatilini anneannesiyle dedesinin Doğu Karadeniz Dağları'ndaki evinde, annesinin yolunu gözleyerek geçirir. Sonunda ona kavuşur, ancak annesi Zefir'i almaya değil uzun bir yolculuğa çıkmadan önce onunla vedalaşmaya gelmiştir.
T.C. Kültür Bakanlığı’nın desteğiyle 2009 yazında Ordu’nun Çambaşı yaylası yakınlarında çekilen filmde, ağırlıklı olarak yöre sakinleri rol aldı. Filmin destekleyicileri arasında Sinefekt, İstanbul Kamera/Işık, PostPro, Gramofon, Ekip Film, Turkuaz Catering, Poyraz-Karlıbel, Rotterdam Film Festivali'nin Hubert Bals Fonu ve İstanbul Film Festivali'nin Köprüde Buluşmalar programı bulunuyor.
ilgili linkler:
ZEFiR
35mm (1.85:1), Renkli, Türkçe, 93 dakika
ã 2010 FiLMiK – FC İstanbul– CMYLMZ Fikirsanat
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nün katkılarıyla
ÖZET
Başına buyruk bir kız çocuğu olan Zefir, yaz tatilini anneannesiyle dedesinin Doğu Karadeniz Dağları'ndaki yayla evinde geçirmektedir. Uzaklardaki annesinin gelip onu alacağı günü iple çekerken, zamanını anneannesiyle dedesinin gündelik işlerinin yükünü paylaşarak ve kırlarda dolaşarak geçirir. Annesi sonunda beklenmedik bir anda çıkagelir. Ne var ki Zefir'i almaya değil, her zamankinden daha uzun bir yolculuğa çıkmadan önce onunla vedalaşmaya gelmiştir. Oysa Zefir, bir daha ondan ne pahasına olursa olsun ayrılmamaya kararlıdır.
Yönetmen Biyografisi
Belma Baş 1969'da Ordu'da doğdu. 1992'de İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünden mezun oldu. 1991-1998 yılları arasında sinema kurumlarında uluslararası ilişkiler ve festival koordinatörü olarak çalıştı. Poyraz adlı ilk kısa filmi 2006 Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye için yarıştı, yurt içinde ve dışında pek çok ödül kazandı. Zefir, ilk uzun metrajlı filmidir.
filmleri:
2010 Zefir
2006 Poyraz (kısa)
ödüller & festivaller
(Zefir)
2011 MedFilm Roma Akdeniz Filmleri Festivali: PiuCulture Jürisi Ödülü
2011 Kazan Müslüman Film Festivali: En İyi Görüntü ve TÜRKSOY Özel Ödülü
2011 Uçan Süpürge Film Festivali: Uluslararası Yarışma FIPRESCI Ödülü
2011 İstanbul Film Festivali: Ulusal Yarışma En İyi Senaryo Ödülü
2011 Rotterdam: Resmi Seçki "Parlak Gelecek"
2010 Kerala: Gümüş Kukal (Rajatha Chakoram) En İyi İlk Film Ödülü
2010 Selanik: Sanatsal Başarı Ödülü
2010 Abu Dhabi: NETPAC Ödülü
2010 Tokyo: Resmi Yarışma
2010 Toronto: Resmi Seçki "Keşifler"
2008 İstanbul Film Festivali: Köprüde Buluşmalar Proje Geliştirme Atölyesi Ödülü
2007 Rotterdam Film Festivali Hubert Bals Fonu Senaryo Geliştirme Desteği
(Poyraz)
2006 Cannes Film Festivali: Kısa Film Dalında Altın Palmiye Adayı
2008 AFIA Film ve Video Festivali (Danimarka): Mansiyon
2007 Uluslararası Drama Kısa Film Festivali: En İyi Balkan Filmi
2007 Capalbio Kısa Film Festivali: Toscana Film Komisyonu En İyi Peyzaj
2007 Lenola InventaunFilm Festivali (İtalya): En İyi Film-En İyi Yönetmen
2007 Lessinia Film Festivali: Jüri Ödülü
2007 La Cittadella del Corto Festivali: Mansiyon
2006 Rio De Janeiro Uluslararası Kısa Film Festivali: Özel Mansiyon
2006 Akbank Kısa Film Festivali: En İyi Kurmaca Film
2006 Antalya Altın Portakal Film Festivali: Kısa Film Jüri Özel Ödülü
OYUNCULAR
ZEFİR Şeyma Uzunlar
AY (ANNE) Vahide Gördüm
ANNEANNE Sevinç Baş
DEDE O. Rüştü Baş
HAVVA Fatma Uzunlar
MEMO Harun Uzunlar
KAPTAN Oktay Kaptan
YOLCU Cemile Kaptan
MÜZİSYEN Niyazi Koyuncu
KAMPÇI Enis Ayar
KAMPÇI KADIN (TALA) Tülay Kaptan
ÇOBAN Budak Akalın
KONUK OYUNCU Cem Yılmaz
ÇOCUK OYUNCULAR Nazlıcan Kılıç, Mustafa Can Şimşek, Kemalcan Akkoç,
Gamze Şimşek, Nurcan Şimşek, Resul Koç,
İlkay Kocataş, Ferda Taşpınar, Atakan Tepe,
Gaye Tepe, Dila Türkmen
EKİP
Yönetmen-Senarist BELMA BAŞ
Yapımcılar SEYHAN KAYA, BİROL AKBABA
Ortak Yapımcı CAN YILMAZ
Görüntü Yönetmeni MEHMET Y. ZENGİN
Kurgu BERKE BAŞ
Sanat Yönetmeni CANAN ÇAYIR
Ses İSMAİL KARADAŞ
Ses Kurgu ÇAĞRI AYYILDIZ
Yardımcı Yapımcı C. ASLI FİLİZ
Yapım Sorumlusu SEDAT H. KOCA
Kostüm NURCAN YILMAZ
Saç ve Makyaj EROL TINMAZ, EMRAH GÜLER
Oyuncu Koçu A. FUAT ONAN
Focus Puller ENGİN ÖZKAYA, EVRİM KAYA, SERDAR GÜZ
Işık FERDİ ESKİCİOĞLU, MEHMET ŞENGÜL
Set Amiri ALİ KURŞUN
Yönetmen Yardımcıları RACİA ADAR, SERKAN YILDIRIM, PINAR ÇELİK
Yapım Yardımcıları ERDOĞAN YILMAZ, NAMIK KEMAL UZUNLAR
Kamera Asistanları CEREN YILDIZ BURÇAK, ÖZDEN UZUN, MUSA AK
Boom Operatörü ONUR AKBABA
Sanat Yönetmeni Yardımcısı EMRE HAMAMCI
Set Asistanı ALTAN ÇAKMAK
ZEFİR en genel anlamıyla büyüme hakkında bir film.
Bu filmi yapma nedenim, hayatımdaki güzel şeylere bir saygı duruşunda bulunma ve insanın içindeki karanlığı anlama çabasıdır.
*
Doğu Karadeniz Dağları'nda, Ordu’nun yaylalarındaki büyük-büyükdededen kalma evimiz ve orada hem çocukken hem de yakın zamanlarda huşu içinde geçirdiğim günler, filmin başlıca esin kaynaklarını oluşturuyor. Her ne kadar aile tarihimden gerçek kişiler ve yaşanan olaylar filme temel oluşturmuş olsa da hikâye otobiyografik olmayıp tamamen kurgusaldır.
*
"Batıdan esen hafif ve ılık rüzgâr" anlamına gelen Zefir, Yunan mitolojisindeki kıskanç Batı Rüzgârı Tanrısı’nın adıdır. Anne karakterinin adı olan Ay da yine mitolojik çağrışımları dolayısıyla seçildi. Neden gitmek zorunda olduğu konusunda çok az ipucu veren Ay'ın bu ketumluğu, daha ziyade Zefir’in bakış açısından anlatılan bu hikâyede çocuğun yalnızlığına ve annesini kıskanç bir âşık gibi sahiplenme eğiliminde olmasına vurgu yapma ihtiyacından kaynaklanıyor. Dolayısıyla film boyunca "Ay'ın karanlık yüzü", karanlık kalmaya devam ediyor.
*
Zefir'in -ve dolayısıyla "Kadın Kahramanın Rüzgârlar Aşırı Yolculuğu" genel başlığı altında gerçekleştirmeyi hedeflediğim diğer filmlerin- öncülü olan ilk kısa filmim Poyraz’da, bir çocuğun ölüm kavramıyla ilk kez karşılaşmasını, çocukluğun zengin hayal dünyasının imgeleriyle kuşatılmış olarak anlatmaya çalışmıştım. Yalnızlık, terk edilme ve ölüm korkusu; anne-çocuk arasındaki bağımlılık ilişkisi ve insanın doğadaki yeri gibi temaları daha geniş bir bağlamda ele alan Zefir ise, yine Poyraz'ın en alt katmanında yatan soruya yanıt arıyor:
Büyümek ölümü kabullenmek midir?
Filmde ağırlıklı olarak yönetmenin ailesi ve yöre halkı rol aldı. Şeyma Uzunlar, Sevinç Baş, O. Rüştü Baş ve Oktay Kaptan, yönetmenin 2006 yapımı ilk kısa filmi Poyraz'ın da oyuncu kadrosunu oluşturuyordu. Filmin tek profesyonel oyuncusu Vahide Gördüm, beyazperdede, sahnede ya da televizyonda pek çok farklı rolün üstesinden başarıyla gelmiş olsa da hayranlarının gözünde ağırlıklı olarak canlandırdığı özverili anne karakterleriyle özdeşleşen imajına, bu filmde yeni bir boyut katıyor.
Zefir'in tamamı, Doğru Karadeniz Bölgesi’nde, Ordu ili sınırları içindeki bir yaylada çekildi. Yayla, Doğu Karadeniz Dağları’nın ve dolayısıyla Kafkasya Ekolojik Bölgesi’nin batı uç sınırının yakınlarındadır. WWF-Dünya Doğayı Koruma Vakfı’nın dünyanın biyolojik çeşitlilik açısından özel öneme sahip 200 ekolojik bölge arasında saydığı Kafkasya Ekolojik Bölgesi, Uluslararası Doğa Koruma Örgütü’ne (Conservation International) göre de, yeryüzünün en zengin biyolojik çeşitliliğe sahip tehdit altındaki 34 sıcak bölgesinden biridir. Doğu Karadeniz Bölgesi’nin biyolojik çeşitliliğinin, ne yazık ki Kafkasya Ekolojik Bölgesi’nin geri kalanında olduğu gibi ürkütücü bir hızla yok olduğu gözleniyor. Doğa koruma örgütleri, buna sebep veren en büyük sorunlar arasında, aşırı otlatma, kaçak ağaç kesimi, kereste ticareti, yollar, yapılaşma, yasadışı avcılık ve kontrolsüz turizm gibi insan etkinliklerini gösteriyor.
Filmin ana mekanları, yönetmenin büyükannesinden kalan ev ve evin yakın çevresidir. Bu ev, yönetmenin 70'li yıllardan pek çok çocukluk anısını barındırmaktadır. Evin orijinali, yönetmenin büyük-büyükdedesi tarafından Kaleboynu Obası denilen bu noktada, 1924 yılında inşa edilmişti. Daha sonra eski ev kar altında çöküp yıkıldığında ev torunlar tarafından aslına uygun olarak 1997'de yeniden inşa edilmiştir.
Havva'nın kaybolan ineğini Nergis rolünü, Alainek ve Yıldız adlı iki ayrı inek canlandırdı. Filmdeki ölü kertenkeleler Hüsrev ve Gerede, daha önce yönetmenin kısa filmi Poyraz'da rol almıştı (canlı olarak). Zefir'in çekimlerine başlanmadan önce ölen bu oyuncu kertenkelelerin sahnesi, onlar için sinematografik bir cenaze düzenlenmesi fikrinden hareketle tasarlanmıştır. Ölü gelincik, doldurulmuş hayvan satan bir dükkandan alınmıştır. Dolayısıyla, filmde kullanılmak amacıyla hiçbir canlı hayvana zarar verilmemiştir.
Altı hafta sürmesi planlanan çekimler, toplamda yedi buçuk hafta sürdü. Doğal ortamlarda yapılan çekimlerde pek çok zorlukla karşılaşıldı. Bunlardan bazıları, film ekibi arasında "çilek krizi", "mantar krizi", "sis ve yağmur krizi" ve benzeri adlarla anılıyordu. Dede rolünü canlandıran O. Rüştü Baş, ormanın gizli köşelerinde bulduğu aksesuar mantarları çekim gününe kadar korumaya bizzat gönüllü oldu ve çalışmayan bir tüfekle yöreye özgü bu nadide mantarların başında saatlerce nöbet tuttu. Çilek toplama sahnesi içinse, pazarlarda satmak amacıyla yöredeki dağ çileklerini toplamaya akın akın gelen minibüsler dolusu insanın elinden filmde kullanılacak bir avuç çileği zor kurtardık denilebilir. Son elli yılın en sert yağışları olarak rapor edilen yağışlar döneminde sette hayat iyice zorlaştı. Yine de 1450 metre yükseklikte olduğumuz için, dağların eteklerinde seller yüzünden evini barkını kaybeden insanlara göre çok daha şanslı durumdaydık. Yağmurun yağmadığı sair zamanlardaysa, dış sahnelerimizin çoğunun gerektirdiği bir parça bulutlu havanın ve sisin peşinden nasıl koştuğumuz başlı başına bir film konusu…